Nafaka Alacaklarının İcra Hukukundaki Yeri ve Önceliği
Türk hukuk sisteminde nafaka, kişinin geçimini sağlamak amacıyla bir başkası lehine mahkeme kararıyla hükmedilen parasal bir yükümlülüktür. Nafaka alacakları, genellikle boşanma, ayrılık veya bakım yükümlülüğü gibi aile hukuku kaynaklı ilişkilere dayanmaktadır. Bu tür alacaklar, icra ve iflas hukuku bakımından da özel bir öneme sahiptir. Zira nafaka alacakları, sosyal yönü ağır basan alacak türlerinden olup, alacaklısı bakımından yaşamsal bir öneme sahiptir. Bu nedenle kanun koyucu, nafaka alacaklarını diğer alacaklara göre bazı yönlerden daha avantajlı ve öncelikli konuma yerleştirmiştir.
Nafaka Türleri
Türk Medeni Kanunu’na göre başlıca nafaka türleri şunlardır:
- Tedbir Nafakası
- Yoksulluk Nafakası
- İştirak Nafakası
- Yardım Nafakası
Bu nafakalar mahkeme kararıyla hükme bağlandıktan sonra, ödenmediği takdirde icra takibine konu edilebilir.
Nafaka Alacaklarının İcra Takibinde Korunması
Nafaka alacakları İcra ve İflas Hukuku’nda bazı ayrıcalıklara sahip kılınmıştır:
1. Maaş ve Ücret Haczi Sınırı
İcra İflas Kanunu’nun 83. maddesine göre maaş veya ücretin ancak dörtte biri haczedilebilir. Ancak nafaka alacakları bu sınırlamadan istisna tutulmuştur. Kanunda açıkça belirtildiği üzere, maaş ve ücretlerin tamamı nafaka borcu için haczedilebilir.
2. Öncelikli Alacak Olması
İİK m.206 gereği, iflas halinde alacakların sıralamasında nafaka alacakları birinci sırada yer almaktadır. Yani borçlunun malvarlığı paraya çevrildiğinde nafaka alacaklısı, diğer alacaklılara göre öncelikli olarak alacağını tahsil eder.
3. Haczedilmezlik Kuralının İstisnası
Borçlunun sosyal devlet anlayışı çerçevesinde korunması adına bazı gelirleri haczedilemez kabul edilmiştir. Ancak nafaka alacakları için bu haczedilmezlik kuralı uygulanmaz. Örneğin; emekli maaşı veya sosyal yardım gelirleri nafaka borcu için haczedilebilir.
4. Zamanaşımı Süresi
Türk Borçlar Kanunu m.146 gereği nafaka alacakları 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Ancak mahkeme kararında öngörülen süreye göre nafaka borcu doğmaya devam eder.
İcra ve İflas Hukuku bakımından nafaka alacakları, sosyal adalet ve korunması gereken kişisel ihtiyaçlar dikkate alınarak önemli bir ayrıcalığa sahiptir. Nafaka borcu ödemeyen borçlulara karşı alacaklının elindeki en güçlü araçlardan biri icra takibidir. Yargıtay kararları da nafaka alacaklarının öncelikli ve ayrıcalıklı alacaklar olduğunu sürekli vurgulamaktadır. Dolayısıyla nafaka alacaklıları, icra hukuku aracılığıyla etkin şekilde haklarını koruyabilmektedir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2010/20139 Esas 2011/681 Karar Sayılı İlamı;
“...Borçlu işçi olup, 4857 Sayılı Kanun’un 35.maddesine göre işçinin almakta olduğu ücretlerin dörtte birinden fazlası haczedilemez. Ancak nafaka borcunun özelliği nedeniyle öncelikle aylık nafakanın tamamının, borçlunun almakta olduğu ücretinden her ay kesilmesinden sonra ücretin geri kalan kısmının ¼’nün birikmiş nafaka alacağı için, diğer adi alacaklar gibi daha önce konulan hacizler sona erdikten sonra kesilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla icra mahkemesince borçlunun şikayetinin yukarıda açıklanan kıstaslar dikkate alınarak değerlendirilmesi ve sonuca gidilmesi gerekirken olayda uygulanma kabiliyeti olmayan İİK’nun 83.maddesi esas alınarak şikayetin kısmen kabulü ile şikayetçinin almakta olduğu ücretten ve maaştan ¼ oranının üzerinde yapılan haciz ve kesintilerin kaldırılmasına karar verilmesi isabetsizdir...'' şeklindedir.

