Boşanma Davasında Kusur Tespiti Ve Delillerin Takdiri
Boşanma davası tarafların karşılıklı iddialarının deliller ışığında incelenerek kusur oranlarının tespit edildiği ve talepleri doğrultusunda karar verildiği dava türüdür. Hukuk mahkemeleri olan aile mahkemelerinde görüldüğünden taleple bağlılık ilkesi gereğince tarafların istemlerini dilekçelerinde belirtmesi gerekir. Nafaka, maddi- manevi tazminat, ihtiyati tedbir talepleri boşanma davasına ikame edilebilen taleplerdir. Taleplerin kabulü için iddiaları somutlaştırmak ve deliller ile ispatlamak gerekmektedir. Boşanma davasında tarafların ekonomik durumu, bilirkişi raporu, sosyal inceleme raporu, tanık gibi delillerin yanında farklı iddiaların ispatı niteliği taşıyan her türlü delile önem atfetmek gerekir.
- Kusur Tespiti
Boşanma davasının ikamesi için özel boşanma sebeplerine, yoksa genel boşanma sebebine dayanılır. Özel boşanma sebeplerinden biri var ise bu boşanma sebebinin ispat edilmesi boşanma kararı verilmesi için yeterlidir. Bir evlilikte özel boşanma sebepleri varsa, davacı, karşı tarafın kusurlu olup olmadığını ispatlamak zorunda değildir. Bu özel boşanma sebebinin varlığını ispatlaması yeterlidir. Özel boşanma sebepleri Kanunda; Zina, Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış, Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme, Terk, Akıl Hastalığı şeklinde tahdidi olarak sayılmıştır.
Genel boşanma sebepleri ise sayısızdır. Tarafların sosyal, ekonomik, kişisel, dini, kültürel farklılıkları gibi sebepler bulunabilir. Önemli olan ispat edilebilen herhangi bir sebeple evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olmasıdır. Kişilerin ortak hayatı sürdüremeyecek düzeye gelmesi bu sebebin varlığını gösterir. Türk Medeni Kanununun 166. Maddesi;
“…Ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede evlilik birliğinin temelinden sarsılması halinde, eşlerden her biri çekişmeli boşanma davası açabilir…”şeklindedir.
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle ikame edilen boşanma davasında mahkemenin görevi her iki tarafın boşanma sebeplerinden birini teşkil eden bir kusuru olup olmadığını araştırmaktır. Genel boşanma sebepleri varsa boşanma kararı verilebilmesi için hem davacı hem de davalı birbirinin kusurunu ispatlamak zorundadır. Kusur tespiti yapıldıktan sonra tarafların boşanmalarına karar verilir. Ancak kusur tespitinde hangi tarafın daha kusurlu olduğu da önemlidir. Maddi ve manevi tazminat talep edebilmek için kusursuz veya daha az kusurlu tarafta bulunmak gerekir.
Mahkemenin gerçeği ortaya çıkarmak için tarafların ileri sürdüğü her türlü delili değerlendirmesi gerekir. İleri sürülen deliller değerlendirilmeden karar verilmesi Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre bozma sebebidir. Tanıkların tarafsız bir ortamda tek tek dinlenmesi ve beyanlarının diğer deliller ile desteklenmesi gerekir. Boşanma davalarında genellikle kişinin akraba ve aile fertleri tanık olmaktadır. Kanuna göre yakınların beyanlarının delil niteliği taşımasında bir beis yoktur. Ancak gerçeğin ortaya çıkarılması için mahkemenin tanıklara sorular sorarak ve tanık beyanlarındaki hususları sunulan diğer delillerle birlikte değerlendirerek karara varması gerekir. Aksi halde eksik değerlendirme nedeniyle bozma sebebi hasıl olacaktır.
- Nafaka ve Maddi- Manevi Tazminat
Aile Mahkemelerinde boşanma davasına eklenen fer’ i nitelikte talepler de bulunur. Bunlardan en yaygını nafaka hususudur. Nafaka, boşanma davası sırasında ve sonrasında desteğe ihtiyaç duyan tarafa diğer tarafın maddi destek sağlamasını ifade eder. Boşanma davası devam ederken maddi desteğe ihtiyaç duyan tarafa ödenmesine karar verilen nafaka türü tedbir nafakasıdır. Dava sonuçlandıktan sonra yine ihtiyaç duyan taraf lehine yoksulluk nafakası ödenmesine karar verilebilir. Müşterek çocuklar lehine ise iştirak nafakası ödenmesine karar verilir. Önemli olan husus, yoksulluk nafakasına hükmedebilmesi için nafaka talep eden tarafın ağır kusurlu olmaması gerekir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında daha az kusurlu olan taraf da süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafakanın süresini mahkeme tarafların ekonomik ve sosyal durumuna göre belirleyebilir.
Maddi- manevi tazminat taleplerinde bulunabilmek için kusursuz veya daha az kusurlu tarafta olmak gerekir. Maddi tazminat, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu tarafın diğer taraftan talep edebileceği tazminattır. Manevi tazminat ise boşanmaya sebep olan olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğramış olan tarafın diğer taraftan talep edebileceği tazminat türüdür. Her iki tarafın eşit kusurlu bulunduğu bir durumda mahkeme tazminata hükmedemez. Tazminat miktarını hakim somut olaydaki kusur oranlarına, yaşanan olayların ağırlığına ve tarafların ekonomik durumuna göre belirler. Mahkeme tazminat miktarını belirlerken tazminatın asıl amacından uzaklaşarak bir tarafın zenginleşmesine sebebiyet veremez.
İLGİLİ YARGITAY KARARI
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 03.04.2012 T., 2012/1065 E., 2012/8272 K. Sayılı İlamı;
"...Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda ailesinin eşine müdahalesi ve hakaretine sessiz kalan davacı koca yanında eşine hakaret edip aşağılayan davacı kadının eşit kusurlu oldukları sabittir. Eşit kusurlu eş yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilemez (TMK. md. 174/1-2). Hal böyleyken, mahkemece sadece davalı koca kusurlu bulunarak Türk Medeni Kanununun 174/1-2. maddesi koşulları oluşmadığı halde, yazılı gerekçeyle davacı yararına maddi ve manevi tazminata karar verilmesi doğru değildir..." şeklindedir.
Yargıtay Kararından da görüleceği üzere tarafların eşit kusurlu olduğu durumda maddi ve manevi tazminata hükmedilmez.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 08.03.2021 T., 2021/809 E., 2021/1996 K. Sayılı İlamı;
"...Boşanmada manevi tazminatın amacı, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, bozulan ruhsal dengesini telafi etmek, manevi değerlerindeki eksilmeyi karşılamaktır. Onun için, kişilik haklarını ihlal eden fiille, tazminat miktarı arasında makul bir oranın bulunması gerekir. Bir tarafın zenginleşmesine yol açacak sonuçlar doğurur miktarda manevi tazminat takdiri, müesseseyi amacından saptırır. Hakim, tazminat miktarını saptarken, bir yandan kişilik hakları zedelenen tarafın, ekonomik ve sosyal durumunu ve boşanmada kusuru bulunup bulunmadığını ve varsa kusur derecesini, fiilin ağırlığını; öbür yandan da, kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusur derecesini, ekonomik ve sosyal durumunu göz önünde bulundurmak zorundadır. Açıklanan ilkeler gözetildiğinde davalı-karşı davacı erkek yararına takdir edilen manevi tazminat miktarı, ölçülülük ilkesine uygun olmayıp fazla bulunmuştur. Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesi gözetilerek daha uygun miktarda tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir..." şeklindedir.
Yargıtay Kararından görüleceği üzere tazminat miktarı bir tarafın zenginleşmesine yol açacak nitelikte olamaz.

